top of page

Kenti idare etmenin temelinde empati yatıyor.

Güncelleme tarihi: 3 Ağu 2024

Şehirlerin sosyolojik yapısı her zaman ilgimi çekmiştir. Planlama süreçlerinde hangi bölgeye nasıl bir karakter kazandırılacağı hep bir inceleme konusu olmuştur. Bu aşamada şehrin sosyolojik yapısı ve mekansal şekillenmesi bir paralellik arz ettiğinden vereceğimiz kararlar da bu olguları karşılar ve sosyolojik yapıyı mekana indirgeyecek şekilde olmalıdır. Şehirlerin belediyelerle idare ediliyor olması ve belediyelerin Siyasal kurumlar olması belediyeleri yönetmede dikkatli olmaya, verilecek kararların en ufak detayına kadar etkilerini hesaplamaya ihtiyaç duymaktadır. Her ne kadar vatandaşların taleplerinin idarenin gücü ve hareket alanı dışında da olsa, belediye baskanları bu taleplerin hepsini gidermeye çalışmakta ve vatandaşın ihtiyaçlarını çözme ümidiyle hareket etmektedir. Bu noktada taleplerin farklılaşması gerek mevcut mekansal eksiklerin olmasından gerekse de sosyal ve kültürel durumun etkisinde kişisel karaktere göre taleplerin şekillendirilmesi ile gerçekleşmektedir.


İşte tamda bu bağlamda kenti idare etmek için empati sahibi olmak oldukça önemlidir. Empati, liderlerin vatandaşların ihtiyaçlarını, sorunlarını ve duygularını anlamalarına yardımcı olur. Empati sahibi bir yönetici:


1. **İyi iletişim kurar**: Vatandaşların taleplerini ve şikayetlerini daha iyi anlar ve onlara etkili çözümler sunar. Bu yönlü bir yönetim kent sakinlerinin uzun vadede tamamına yakın bir kesimini memnun edecektir.

2. **Adil kararlar verir**: Farklı kesimlerin ihtiyaçlarını ve beklentilerini göz önünde bulundurarak daha adil ve kapsayıcı kararlar alır. Böylece kentteki adalet duygusunun kente yer alan tüm vatandaşların hissetmesine ve bu yünden kendi hukuklarının korunduğunu bilmelerine sebep olacaktır.

3. **Güven inşa eder**: İnsanların duygularını ve ihtiyaçlarını anladığını göstererek, halkın güvenini kazanır. Bu yönlü idarecilerin toplumsal olayları da yönetmesi ve tüm kent yaşayanları için huzuru temin etmesine oldukça önemli bir unsur olacaktır.

4. **Sosyal uyumu artırır**: Toplumdaki farklı grupların bir arada uyum içinde yaşamasını teşvik eder. Empati sahibi idarecinin verdiği ve vereceği kararların gelişen ve bu noktada sürekli göç alan kentlerde özellikle farklı sosyal gurupların kent içine adapta olmalarını ve kentin ismi altında bir üst kimlik sahibi olmalarını sağlayacaktır.


Empati, başarılı ve etkili bir kent yönetimi için temel bir beceridir. Tabiki Türkiye genelinde tek tip belediyecilik’ten söz etmek mümkün değildir. Ancak mevzuatlar ve belediyenin mevzuattaki görevleri uygulamada tek tip kentler kurmak üzerine yazılmış gibi uygulansada/algılanansa da farklılıkları belediye başkanları yerel yapıya göre ve sosyolojiye göre kendilerinin geliştirmeleri ve düşünce demetleri oluşturmaları ile gerçekleştirmeleri gerekmektedir.


Belediyeler üretecekleri projelerde sosyal yaşamın hareketli dokusunu algılamalı, değişen dünyanın kültürel hareketliliği karşısında yeni jenerasyonlara cevap verebilecek kararlar üretmelidir. Bir belediye yönetimi ve yöneticileri kendi kişisel çizgisi dışında empati sahip olmalı ve vatandaşın gözüyle icraatlarını şekillendirmelidir.


Kentin idaresi ekonomik sosyolojik kültürel ve fiziksel düzenin tam bir uyum içerisinde harmanlanması ve bu unsurları bir arada tutacak empati duygusuyla tüm her şeyi eşleştiilmesidir. İşte kent idaresinde kentin mevcut sosyolojik yapısının etkileri proje üretimindeki baskın etkisini bu şekilde ortaya koyabiliriz.


Türkiye’de kentlerin idarelerilerine bakıldığında bu duygudan yoksun halkı tanımayan ve ne istediğini bilmeyen idareciler genellikle boş alanlarda boş işlerle uğraşıp vatandaşla karşılığı olmayan cılız projelerle günlerini geçirmekte ve kentin beş yıllık gelişim sürecini boşa harcamaktadır. Siyasal kazanma arzusu bazen toplum genelinin menfaatine olacak konuları görmezden gelip söz sahibi kent içinde ekabir takım olarak nitelendirilen bir grubun menfaatleri doğrultusunda şekillenmesi halinde sonuç istenmeyecek bir duruma gelmektedir.


Tezgahların masaların dışarıda olduğu yürüyüş alanlarının kısıtlandığı bir yerde, park ve otopark konusunda çözümlenmemiş alanların bulunduğu bir yerde, kent mobilyalarının şekillenenemediği sadece belli gruplara hitaben üretilen projelerin olduğu bir yerde kenti idaresinden bahsetmek mümkün değildir.


Beklentilerin yüksek olması kültürel kalitenin sağlam temeller üzerinde yer almasından da kaynaklanabilir. Basiretsiz idarecilerin iş bilmez uygulamalarının sonucunda toplumu anlayan ve onlar için çaba sarf eden belli bir kesimin talepleri toplumun geneline mal oluyorsa bu fikirler dikkate alınmalı ve idareci bu fikirleri dikkate alarak kendini geliştirmelidir. Kentler empati sahibi idarecilerle yönetilmeli ve geleceğimizi yön verecek çocuklarımıza bu yönde güzel bir kent bırakmalıyız.



 
 
 

Comments


bottom of page